|
|
|
|
|
|
- İLK DÖNEM DOĞU AKDENİZ TİCARİ AMFORALARI - 2 -
|
|
|
"Hamurabi'nin bütün kanunlarını bilirsin, ama şu cep telefonunu bir
türlü sökemedin." diye söylendi karım. "Haklısın" dedim. Kullanma
kılavuzunu belki fırsat bulur okurum diye yıllardır cebimde
taşıyorum, ama bir türlü zaman bulamıyorum.
Gözleriyle o an okuduğum kitabı işaret ederek o kitaplara zaman
buluyorsun ama dedi. Bu başka dedim. Hem sen benim okuduğum
kitapların önemsiz ve gereksiz olduğunu da nereden çıkartıyorsun?
Kitabın yazarını ve ismini söyler misin? dedi.
Ord.Prof.Dr. Sedat Alp'in "Hitit çağında Anadolu da şarap ve üzüm"
Kavaklıdere Kültür Yayınları.
"Allah'ım, bana geçmişe değil, geleceğe bakan modern bir koca
veremez miydin? Diyerek ve gülerek yanıma oturdu ve yanağıma da bir
öpücük kondurdu.
Lütfen dinle dedim. Bu sayfayı sana da okumak istiyorum. M.Ö. 3000
yıllarında bu topraklarda yaşayan vatandaşlarımızın çivi yazılı
tabletlerinde kaydedilen şarap türleri şunlardır; |
|
|
|
|
|
GESTIN GIBIL "Yeni taze şarap",
GESTIN LIBIR.RA "Eski yıllanmış
şarap",
GESTIN EM. SÜ "Eski şarap",
GESTIN KU "Tatlı Şarap",
GESTIN
DÜG.GA "İyi-kaliteli şarap",
GESTIN PARKUL "Temiz-saf şarap",
GESTIN
KARSI "Sek kuru keskin şarap",
GESTIN SA "Kırmızı şarap",
GESTIN NAG
"İyi içimli şarap",
GESTIN LAL "Ball şarap-tatlı şarap",
GESTIN KAS
"Şarap ile bira kokteyli".
|
|
|
|
|
|
Ayrıca şarap bu çağlarda taze üzümden yapıldığı gibi GESTIN HAD.DU.A
"kuru üzüm"den de yapılıyordu. "Vay canına" dedi karım. Senden antik
çağlarda Yunanlı'ların ve İyonyalı'ların ballı-sakızlı ve mutlaka su
katılarak içilen şaraplarını öğrenmiştim ama bu Hititler
muhteşemmiş. Sen tabi bu şarapları hangi testilere-amforalara
koydular diye meraktasın değil mi? Diye de devam etti.
Hayır, Hititler denizci bir ulus olmadıkları için amforaları da yok,
ama çağdaşları Mısır'ın denizaşırı ticaretten kaynaklanan çok güzel
amforaları var. Yanımdan kalkarken göz kırptı. Cep telefonundan
çakmasan da olur dedi. Tarihçi Herodot, Mısır'a gelmiş her türlü
amforanın boşaldıktan sonra ülkenin iç kısmında ve çöllerde su
taşıma kabı olarak kullanıldığını anlatır.. |
|
|
|
Yine bazı amforaların da buralarda ham petrol sızıntılarından zift
ve katranla doldurularak diğer ülkelere gönderildiğini biliyoruz. Bu
ürün, aydınlatmada kullanıldığı gibi özellikle gemi
kalafatlanmasında vazgeçilmez değerdeydi.
Nitekim birçok değişik dönem amforalarının içinin ziftle dolu olduğu
görülmüştür. Piramitlerin duvar sfenkslerinde ve firavun
tabutlarındaki gündelik yaşam resimlerinde (M.Ö.1600-1500) ilk mısır
amforaları yukarıdan aşağıya daralan yuvarlak formda. Boyunsuz veya
kısa boyunlu, üst gövde de 2 minik kulp şeklindedir.
Mısır
amforalarının bu biçimleri İ.Ö. 3000'deki Troya amforalarının
yumurta formlarına benzer, aradaki en belirgin fark Troya
amforalarının boynundan gövdesine bağlanan biraz daha uzun kulpları
ve ağız yapılarıdır.
Kenan ve Fenike amforaları da yumurta formunda olup küçük
kulpludurlar.
İlginçtir; Bugün bile Hatay - Suriye arasında hamzan denilen, kılla
yoğrulmuş topraktan imal edilen eski çağlar benzeri amforalar
kullanılmaktadır.
Arkaik çağın başlangıcında M.Ö. 7.yy - 6.yy.'larda
Yunanlıların gelişen denizaşırı ticareti, kurdukları koloni
pazarlar, Yunan ticari amforalarını Doğu Akdeniz de etkin bir konuma
sokmuştur.
Artık bundan sonra Doğu Akdeniz de yaklaşık 1000 yıl süren Yunan
amforaları devri başlar. |
|
|
|
DOĞU AKDENİZDE YUNAN AMFORALARI HEGEMONYASI
İlk Yunan amforaları küçük, basık ve küreye yakın yuvarlak
karınlıdır. Bunların en belirgin örnekleri (İ.Ö. 8.-5.yy) Sos,
Korihthos ve Milet amforalarıdır. Yine bu çağlara ait olduğunu
düşündüğüm klasik çizgilerden farklı, olası ki zeytin-incir-balık
sosu gibi bir ürünü taşıyan ve hiçbir amfora kataloğunda yer almamış
amforalar enteresandır.
Arkaik çağın başlarına kadar, Mısır, Suriye, Lübnan ve Anadolu
kültürlerinden beslenen Yunanlılar, bunları en iyi şekilde özümseyip
geliştirerek, klasik-helenistik devirlerde ticaret ve sanat yoluyla
bu ülkelere kültürlerini de ihraç edip bu çağa damgalarını
vurmuşlardır.
Perslerin M.Ö. 5.yy'da Anadolu'yu işgal edip, Yunanistan'a seferler
düzenlemeleri bile amfora üslubunu etkilememiştir.
Ancak bu çağlarda nispeten daha özgür kalabilen adalar amforalarında
daha büyük gelişmeler görülmüştür. Samos (Sisam), Chios (Sakız),
Lesbos (Midilli), Thasos (Taşöz), Cos (Istanköy), Rodos, Knidos
amforaları bunların en ünlüleridir.
Bugün menşei bilinemeyen birçok amforada niçin bunlarla çağdaş diğer
küçük ada ve yerleşimlerine ait olmasın? Kökeni bilinmeyen
amforaların teşhisleri, imalat yerleri, taşıdıkları ürünlerin
içeriği, dağılım alanları gibi bilgilere C-14 testi, denizdeki batık
araştırmaları ve karadaki imalat fırınlarının tespitiyle
ulaşılacaktır. Belki doğru sandığımız birçok bilginin eksikliğini ve
yanlışlığını bu araştırmalar sonucu düzeltmek zorunda kalabiliriz. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Deniz Magazin Dergisi
Ocak - Şubat 2000 Sayı:38 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
- Sayfa başına -
|
|